Tusaş Stantını Ziyaret Eden İmamoğlu: “Özellikle Savunma Sanayine Yapılan Bu Saldırı Milletimize Yapılmış Bir Saldırıdır”
10 mins read

Tusaş Stantını Ziyaret Eden İmamoğlu: “Özellikle Savunma Sanayine Yapılan Bu Saldırı Milletimize Yapılmış Bir Saldırıdır”

Haber: Oktay YILDIRIM – Kamera: Mehmet ÇALPAR

(İSTANBUL)- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, İstanbul Fuar Merkezi’nda (İFM) TUSAŞ standını ziyaret etti. “Özellikle savunma sanayine yapılan bu saldırı milletimize yapılmış bir saldırıdır” diyen İmamoğlu, “Bu kurum ve kuruluşlarımızın daha özenle korunmasının daha özenle ve daha dikkatli bir biçimde steril hale getirilmiş alanlarda faaliyetlerini sürdürmesini sağlanması şarttır diye düşünüyorum. Özellikle millete ve ülkeye gösterdiği kadirşinaslıktan ötürü çok yetenekli evlatlarımızın, özellikle gençlerin orada çalıştığını biliyorum. Onlara bir takım özel düzenlemelerin, özel koruma haklarının ve buna dönük çalışmaların yapılması da gerçekten milletimizin bekası ve ülkemizin geleceği açısından değerlidir” ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, SAHA EXPO’nun düzenlemiş olduğu Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı’nda standı bulunan TUSAŞ’ı ziyaret etti. Bakırköy Belediye Başkanı Ayşegül Ovalıoğlu’nunda eşlik ettiği ziyaret sırasında İmamoğlu’na vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Fuarda, 5’inci salonunda bulunan TUSAŞ’a gelen İmamoğlu burada yetkililerle bir görüşme yaptıktan sonra açıklama yaptı. İmamoğlu’nun açıklamasının satır başları şöyle:

“Dayanışma ve duygu ortaklığı kesinlikle ve kesinlikle bu toprakların, devletimizin, Türk milletinin en büyük gücüdür”

“Bugün ne yazık ki hepimizi derinden üzen hain ve terör saldırısında çok kıymetli evlatlarımızı kaybettiğimiz TUSAŞ saldırısından sonra bugün savunma sanayiyle ilgili önemli bir fuar olan İstanbul’daki bu fuarda TUSAŞ standını ziyaret etmekteyim ve bu hain terör saldırısında kaybettiğimiz yurttaşlarımızı o kıymetli evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarının ve milletimizin, hepimizin başı sağ olsun. Ülke olarak birlik ve beraberliğimizin korunması hepimizin en büyük vatan borcudur. Bu anlamda hain terör saldırısının üstesinden gelme konusundaki en büyük gücümüz de o birlik ve beraberliğimizdir. Bu kapsamda bunu korumamız, büyütmemiz ve hep birlikte en yukarıya taşımamız belki de en büyük sorumluluğumuz. Bu dayanışma ve duygu ortaklığı kesinlikle ve kesinlikle bu toprakların, devletimizin, Türk milletinin en büyük gücüdür. Bu gücü her zaman muhafaza etmeliyiz.

“Milletçe kenetlenerek terörün bu amacına ulaşmasına kesinlikle ve kesinlikle engel olacağız”

Ulusal savunma sanayi denince ülkemiz adına çok önemli bir fonksiyona sahip olduğunu elbette biliyoruz. Sonuçta ülkemizin güvenliğinin bağımsızlığının teminatı olan bir sektörden bahsediyoruz. Açıkçası terörü lanetlemek terörün üstesinden gelmek için birlikte mücadele etmek, terör odaklarını bu anlamda etkisiz hale getirme konusunda savunma sanayinin üstün gayretlerini ve başarılarını da takdirle izliyoruz. Milletçe kenetlenerek terörün bu amacına ulaşmasına kesinlikle ve kesinlikle engel olacağız ve birlikte ve asla bu ülkenin hiçbir insanının terörle rahatsız edilip edilmeyeceği bir süreci de insanlarımızla buluşturacağımızı yürekten inanıyorum. Tam da TUSAŞ’ın önündeyken Atatürk’ün yüzyıl önce ‘İstikbal Göklerdedir’ diyerek aslında inanılmaz bir savunma sanayiyle ilgili Türkiye’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin önüne bir vizyon koymuştur. Bu kapsamda tam da bu vizyonun yolculuğunda Atatürk’ün bir sözünü hatırlatmak isterim. Nutuk’ta der ki ‘Tam bağımsızlık bizim üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur’ der. Tam bağımsız olabilmenin de elbet gerekleri vardı. Bu gerekleri noktasında tam da önünde durduğumuz TUSAŞ gibi kurum ve kuruluşlarımızın gelişmesi ve bizim bağımsızlığımızın teminatı olma konusunda üstün gayretleriyle büyük ve özellikli çalışmaları yapmasıdır.

“Asla bireysel tavırlar ya da bir siyasi malzeme gibi davranmamamız gereken bir dönemin içerisindeyiz”

Bu yönüyle 1973 yılında kurulan TUSAŞ, 50 yılı aşkın süredir ülkemiz adına hizmet vermektedir. Silahlı Kuvvetlerimizin, milletimize ait bir kurum olması da bizim için ayrı bir gurur vesilesidir. Bu çerçevede TUSAŞ çalışanlarının saldırıdan hemen sonra insanlarının çalışma arkadaşlarını kaybettikten hemen sonra dile getirdikleri hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz ifadesi her şeyin ötesinde durmaktadır. Tam da o milli birlik ve beraberlik ruhunun yansımasıdır. O evlatlarımızın o sesi, o yüreği gerçekten beni, bütün insanlarımızı, bütün milletimizi duygulandırmaktadır ve aslında nasıl kenetlenmemiz gerektiğinin de net ifadesidir. Bu kesinlikle milletimizin yüreğinden kopup gelen bir sestir ve o sesi ben şu anda içimde hissediyorum. Eminim ki bu milletin bütün evlatları bunu hissediyordur. Ancak tabi bu sesin hep birlikte hissedilmesi içinde çaba göstermeliyiz. Kolay bir zaman diliminden geçmiyoruz. Müşterek bir mücadele ortamını sağlamak zorundayız. Birlikte düşünmek, birlikte konuşmak ve bu milli meseleler üzerinden yapılacak her türlü mücadeleyi birlikte vermek durumundayız. Asla bireysel tavırlar ya da bir siyasi malzeme gibi davranmamamız gereken bir dönemin içerisindeyiz.

“Bu kurum ve kuruluşlarımızın daha özenle korunmasının ve steril hale getirilmiş alanlarda faaliyetlerini sürdürmesini sağlanması şarttır”

Tabi özellikle savunma sanayine yapılan bu saldırı milletimize yapılmış bir saldırıdır. Onu da dile getirmek isterim. Burada dile getirmem gereken bir başka konu da özellikle stratejik konuma sahip TUSAŞ ve bunun gibi kurum ve kuruluşların çok daha titizlik, çok daha dikkatle korunması, güvenliğinin sağlanması şarttır. Burada çalışan insanların çok yakından tanıdıklarım, çok yakından bildiğim güzel ailelerin, güzel evlatları nasıl vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle hiçbir kişisel çıkarını önde tutmadan, menfaatin önünde tutmadan bu mücadelenin bir parçasını olduğunu bildiğim insanlar TUSAŞ ve bunun gibi kurum ve kuruluşlarımızda çalışmaktadır. Bu kapsamda bu kurum ve kuruluşlarımızın daha özenle korunmasının, daha özenle ve daha dikkatli bir biçimde steril hale getirilmiş alanlarda faaliyetlerini sürdürmesini sağlanması şarttır diye düşünüyorum. Özellikle millete ve ülkeye gösterdiği kadirşinaslıktan ötürü çok yetenekli evlatlarımızın, özellikle gençlerin orada çalıştığını biliyorum. Onlara bir takım özel düzenlemelerin, özel koruma haklarının ve buna dönük çalışmaların yapılması da gerçekten milletimizin bekası ve ülkemizin geleceği açısından değerlidir. Evet ülke olarak zor bir coğrafyadayız, jeopolitik olarak zor bir ortamdayız. Stratejik olarak ülkemizin önemi her daim dünya açısından ve etrafımızda birçok coğrafi olarak komşuluk ettiğimiz ülkeler aslında önemli olmuştur. Ama biz ülkemizin güzelliğinin farkındayız. ve ülkemizin çok değerli bir toprağa stratejik konumu olduğunun farkındayız. Bunun tek bir şartı var. Çok çalışmak, çok daha ileri seviyede olmak ama eğitimde ama savunma sanayinde ama kültürde ama sanatta ama yaşamda daha güzel şehirlere sahip olmalıyız daha nitelikli demokraside barışta, huzurda, adalette her konuda üstün seviyelere erişmek zorunda olan bir toplumuz. Yani bütün bunları bütüncül yapabildiğimiz takdirde biz bu dünya güzeli toprakların, bu canım vatanın hakkını verebilmiş bir millet olabiliriz.

“Hep birlikte sorumluluklarımızı en üst seviyede düşünmemiz gerektiğini…”

Ben şahsen önümüze bu şekilde bakmamız gerektiğini bu motivasyonla işbirliği yapmamız gerektiğini sıradan mevzularla kötü kötü konularla ve gerçekten milletimize hiç yakışmayan birtakım yaşadığımız talihsiz olaylarla ülkemizin gündemini meşgul eden değil, terörden uzak, az önce bahsettiğim iyi bir devlet, iyi bir ülke, güçlü bir devlet ve milletimizin birlikte her bireyinin kendisini çok değerli hissettiği bir vatan var etme konusunda da olağanüstü bir atılım dönemini Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ortaya koymak durumundayız. Cumhuriyet Bayramımıza iki gün kaldı. Tam da bu eksende hem kendime başta olmak üzere ülkenin bütün yöneticilerine sorumluluklarını hatırlatıyorum. Hep birlikte sorumluluklarımızı en üst seviyede düşünmemiz gerektiğini günü kurtarmanın değil, Cumhuriyetimizin artık ikinci yüzyılını kurtarmanın vakti geldiğini buradan herkese sesleniyorum ve mutlaka bunun gereğini yapmak gerektiğini de hatırlatıyorum. Tekrar milletimizin başı sağ olsun. Özellikle TUSAŞ çalışanlarına hayatını kaybeden şehitlerimizin, çalışma arkadaşlarına başsağlığı diliyorum, rahmet diliyorum. Ruhları şad olsun. Teşekkürler”

İmamoğlu, daha sonra fuarda bulunan stantları dolaştı, TUSAŞ’ın “GÖKBEY” helikopterine binerek yetkililerden bilgi aldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir